11 Haziran 2016 Cumartesi

Türk toplumunun kanayan yarası Türk dizilerinin konusu ve niteliği

               Türk toplumunun kanayan yarası

                  Türk   dizileri


Başlığımız biraz çarpıcı olabilir fakat düşüncelerimiz ve gözlemlerimizin yansıttığı bir durum.Blog sayfamızda defalarca yabancı diziler hakkında tanıtımlar ve bunların gidişatları gibi yazıları kaleme aldık.Bunlar dışında güncel platform başlığı altında güncel sorunlar , olaylar gibi aklımıza gelenleri de konu edindik.Şimdi de toplumumuzun aslında büyük bir kesimini kapsayan bu Türk dizisi konusundan biraz bahsetmek istiyorum.

Bizim toplumumuzun televizyon programlarına karşı inanılmaz ilgili olduğunu hepimiz biliyoruz.Genç-yaşlı diye ayırım yapmaksızın her kesim televizyon ekranlarına kitleniyor.Bunun izlenme saati gibi bir sınırlamasıda yok çünkü sabah saatleri için özel neredeyse her kanalda sabah programları , diğer zamanlarda izleyicinin ekrandan ayrılmaması için ardı arkası kesilmeyen ne olduğu ve ne amaçladığı belirsiz programlar devam ediyor.Tabi ki de en önemlisi akşam saatlerinde o mükemmel Türk dizilerimiz !

Ülkemizin yaptığı sanat faaliyetlerini baltalamak gibi bir düşüncemiz asla yok.Aksine hep dediğimiz gibi bu toplum için adeta kanayan yara haline gelen bu sorunun üstüne giderek yapılması gerekenleri konuşup fikir yaratma düşüncesindeyiz.

Türk dizilerimize genel olarak bakarsak gözümüze ilk çarpan detaylar neler olacaktır ? Öncelikle dizilerimizin konusu neredeyse hepsinin standart olduğunu görüyoruz.Hele ki bir de yaz gelince o yaz dizilerinin vazgeçilmez teması aşk ama ne aşk ! Yaz dizilerine baktığımızda iki genç erkeğin bir kızı sevmesi , iki kızın bir genci sevmesi , veya normalde sevgili olan kişilerin arkadaşlarının sevgililerinden hoşlanması gibi uzayıp giden bir döngüye hepimiz aşikarız.Aşk üçgenleri Halit Ziya Uşaklıgil’ın vazgeçilmezidir.Üçgenin tabanında iki zıt karakter yer alır.Örneğin birisi iyi birisi kötü karakterde olup üçgenin üstündeki kişiye aşık olur ve kavuşmaya çalışır.Dizilerimiz bu yazarımızdan epey bir etkilenmiş olsa gerek ki bu dozu fazla kaçırıp hepsini böyle yapmışlar.

Konu farklılığı bulsa bile belli bir süreden sonra saçmalamanın en alasını görmemiz bu dizilerde mümkün.Unutmadan da söyleyelim vazgeçilmez bir hastane teması.Dizide bir kahraman vurulur , yaralanır ve tüm dizi karakterleri hastane koridorlarına akın eder neredeyse birkaç bölüm burada sürüp gider.Birçok yabancı dizi izledim genelde karakterler vurulduğunda veya bir şey olduğundan bizde ki o hastane temasını hiç birinde rastlamadım çünkü olay örgüleri çok fazla bu kadar küçük detaylarda takılmak istemiyorlar.Bizde de tam tersi buralarda kalıp ellerinden geldiğince uzatma düşüncesi var.

Bu kadar dizi yapılmasının tesadüf eseri olduğu felan yok.Bunları yapıyorlar çünkü toplum istisnasız bunları kabul ediyor.Bir kişiye baktığımızda haftanın her gününde ayrı ayrı dizi izleme listesi oluşturduğunu görebiliyoruz.Toplumu buna alıştırdılar şimdi ne verirsek nasılsa alıyor düşüncesiyle niteliksiz eserler ekranlarda boy gösteriyor.

İzleyiciyi bilmeyen bir kişi olarak görüp senoryoları ona göre yazmaları topluma yapılan bir haksızlıktır.Dizide ki karakterler bazen o kadar saçma seyler yapıyor ki öyle yapılmaması gerektiğini ufak çocuklar dahi bilirken o bunun aksini yaparak diziyi kargaşaya sokarak insanları çıldırtma gibi özellikleride yer alıyor.

Türk benliğini zedeleyici unsurlar gelecek nesillere kötü örnek teşkil ediyor.Gönül rahatlığı ile izletebilecek dizi sayısı neredeyse yok duruma geliyor.Sektörün ve yayıncı kuruluşların bu kadar niteliksiz eserlerin çıkması , toplum düzenine bu kadar zıt kutuplarda devam eden dizilere karşı önlem alması gerekiyor.Fakat bunun ne kadar olacağı muamma.Denemekten bir şey olmaz diyerek yayına başlayan dizi onların bile tahmin edemeyeceği şekilde tutulabiliyor.Uzun vadeli planlamaları olmadığından dolayı kısa kesmek yerine uzattıkça uzatmak istiyor ortaya alakasız unsurlar çıkıyor.Birileri bu durumlara el atıp toplumun kanayan yarası durumuna gelen , zedeleyen bu dizilere karşı yapıcı ve onarıcı önlemler alarak nitelikli eserlerin meydana gelip gelmeyeceğini zamanla görebiliriz.Aralarında kesinlikle bu olumsuz durumların neredeyse hiç birini yaşatmayan Türk dizilerimiz de mevcut.Biz genel olarak böyle bir kanıdan bahsettik.Bazıları çıkıp sanki hiç mi yok gibi söylemlerde bulunmasın.


Toplum olarak hele ki bu yaz döneminde dizilerin bolca ortaya çıktığı bu dönemde ne verirsek alırlar mantığını yıkıp gerçekten niteliksiz olarak gördüğümüz dizilere ‘ya hiçbir şey yok ama ne yapabilirim’ diyerek kimilerinin rant kazançlarına bu niteliksizlikler sayesinde bizde yardımcı olmayalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder